KRAL’MI BÜYÜK VEZİR Mİ?
Günün birinde Vezir'i, Kral'a “Ben daha büyüğüm.” demiş. Kral haklı olarak kaldıramamış bu lafı ve sormuş :
-Nasıl büyüksün?
Vezir de :
- Vergileri ben topluyorum halka ben bakıyorum vs... diye cevap vermiş. Kral da halkına sormaya başlamış. Önce bir çobana sormuş :
- Fare mi büyüktür, deve mi?"
Çoban cevap vermiş;
- Tabii ki deve büyüktür.
Kral bir kez daha sormuş :
- Köpek mi daha büyüktür, fil mi?
Çoban :
- Fil, demiş. Kral :
- Son bir soru daha, demiş.
— Kral mı daha büyüktür, vezir mi?
Çoban cevap vermiş :
- Vallahi o hayvanları tanımıyorum!
Öküz Ahmet Paşa
Osmanlı paşalarından, Öküz Ahmet paşa lakaplı bir paşa vardır. Bir gün bütün paşaların bulunduğu bir çadırda toplantıda bulunurken, çayırda otlayan münasebetsiz bir öküz, çadırın içerisine başını sokar;
-"Mööö, möööö," der.
Çadırda bulunan bütün paşalar bıyık altından gülmeye başlar. Paşaların kendine malum lakaptan güldüğünü fark edince, paşalara dönerek;
- Paşalar! Az önce içeri giren öküz ne dedi biliyor musunuz.?
-hayır bilmiyoruz ne diyebilirki bir öküz
O öküz bana dedi ki;
- "Yahu, hadi sen bizdensin öküzsün de...Peki bu Eşeklerin içinde ne işin var"
üç karadenizli
Üç Karadenizli ortaklaşa bir apartman yapmışlar, diyelim biri Sürmeneli, biri Oflu, biri de Rizeli...
İnşaat bitince geçip karşısına birer kahve söylemişler, eserlerini seyredip keyifle kahve içecekler.
Derken bir gürültü. Ne oluyor, demeye kalmadan apartman çökmüş...
Başlamışlar dövünmeye...
Sürmeneli bağırıyormuş:
"Yazık oldu benim demirlerime!"
Oflu da kumlarına yanıyormuş:
"O kumları dereden çektim, getirdim, yazık oldu!"
Rizeli gayet sakin:
"Ya çimento koysaydım, yazık olacaktı benim çimentoya!"
***
İKİ Karadenizli Amerika'ya gezmeye gitmişler, bir şehrin belediye başkanının hemşerileri olduğunu duyunca hemen yanına çıkmışlar, laf, sohbet derken başkana sormuşlar:
"Başkan burada kaç kat inşaat yaparız?"
"Sınır yok, istediğin kadar!"
"Yani on kat!"
"Dedik ya, istediğin kadar!"
"On yirmi, otuz, kırk elli..."
Belediye başkanı kızmış:
"İstersen yüz kat yap!"
Fırlamışlar dışarı, telefon edip hemşerilerini çağıracaklar, birden akıllarına gelmiş, başkanın odasına dönmüşler:
"Başkan o yüz katın üstüne, bir de kaçak, çekme kat yapabilir miyiz?"
|
|
|
İçi Boş
Çocuğun biri bir gün annesinin yanına gitmiş ve:
- Anne, karnım çok ağrıyor, demiş.
Annesi de çocuğa:
- İçi boş olduğu içindir, içi dolu olsaydı ağrımazdı, demiş.
Ertesi gün çocuk okuldayken sınıftaki gürültüden rahatsız olan öğretmen öğrencilere:
- Susun artık, başım ağrıyor, demiş.
Bunun üzerine bizim çocuk hemen söze atılmış:
- İçi boş olduğu içindir öğretmenim, dolu olsaydı ağrımazdı.
Astronotluk
Anne, öğretmene gidip ço- cuğu hakkında konuşmak istemişti:
- Efendim, biliyorsunuz oğlum bu yıl son sınıfta, hangi mesleği seçmesini tavsiye edersiniz?
- Astronotluk.
- Neden?
- Çünkü, bütün ders boyunca akli bir karış havada. Bir soru sorduğumda da uzaydan düşmüş gibi oluyor…
Anlamıyorum
-Ben, Matemetik öğretmeninin dersinden hiçbir şey anlamıyorum.
- Neden? Çünkü
- Geçen gün dört beş daha dokuz eder, demişti.
Bugün de altı üç daha dokuz eder, diyor.
BİRİNCİLİK
Öğretmen, öğrencilere şu ödevi vermiş:
- Tembelliği açıklayın?
Öğrenciler kaleme kuvvet, tembellik hakkında sayfalar dolusu yazmışlar ve pek de güzel açıklamışlar.
Fakat birinciliği hiç birisi alamamış.
Bir öğrenci bomboş kağıt vermiş ve birinciliği kazanmış!
AMERİKALI MÜHENDİS
Bir grup Amerikalı mühendis bir köyümüze yol yapmak için Amerikadan getirilir.
O sırada onlara yakın bir yerde köylülerde bir eşeği yukarı doğru kovalayıp bir patika yapmaya çalışırlar.
Malum eşek içgüdüsel olarak en kestirme ve rahat yolu buluyor. Ve bunu defalardca yaptıkalrı için orası sertleşip patika haline geliyor.
Amerikalı mühendisler köylüleri görüp merak ederler
"Bunlar ne yapıyor?" diye sorarlar birbirlerine. Ve dayanamayıp orada bir Türk görevliyle birlikte köylülerin yanına giderler.
AMERİKALI MÜHENDİS : -Siz burada ne yapıyorsunuz böyle?
KÖYLÜ : Yol yapıyoruz...
AMERİKALI MÜHENDİS : Peki eşeği neden kovalıyorsunuz?
Köylü eşeğin en kestirme yolu bulduğunu ve bu şekilde patika yaptıklarını anlattıktan sonra....
AMERİKALI MÜHENDİS (Alaylı bir tavırla) : Peki eşek bulamazsanız ozaman ne yapıyorsunuz?
KÖYLÜ : Ozaman da Amerika'dan mühendis getirtiyoruz... diye cevap verir....
HASANIN RÜYASI
Hasan sakin, yıllarca okullarda öğrencilik yapmış. Öyle ki rüyasında bile idareceler ve öğretmenlerle tartışıyor . Bir gün:
-Müdüre kızdım ve erkeksen cevap ver, diye bağırdım ve sesime uyandım, dedi.
Ben de:
-Sen erkeksen, uyanmayaydın da Müdürün cevabını göreydin,dedim.
KAMP VE YILDIZLAR
Karıkoca birlikte tatile çıkarlar. Gittikleri yerde kamp kurarlar.
Tatillerinin ikinci gününün akşamı güzel bir yemek yiyip uykuya dalarlar.
Birkaç saat sonra kadın uyanır ve kocasını uyandırır.
Adam uyku sersemidir; güzel bir rüyadan uyandırıldığı için de biraz kızgındır:
"Ne oldu? Ne istiyorsun?" diye sorar.
"Yukarıya bak ve bana ne gördügünü söyle."
Adam gökyüzüne bakar ve cevap verir:
"Bunun için mi uyandırdın beni?
Baktım işte. Bir sürü yıldızz görüyorum, ışıl ışıl parlayan milyonlarca yıldız."
Karısı tekrar sorar: "Peki, bu sana neyi gösteriyor?"
Artık iyice uykusu kaçan adam biraz düşünür ve cevap verir:
"Teolojik olarak Tanrının kudretini ve kendi acizliğimizi görüyorum.
Felsefi olarak, evrenin sonsuzluğunu ve onun karşısındaki önemsizliğimizi görüyorum.
Astronomik olarak galaksilerin, yıldızların, gezegenlerin varlığını görüyorum.
Yıldızlarin konumuna bakarak saatin 3 olduğunu görüyorum.
Meteorolojik olarak da bugün havanın çok güzel olacağını görüyorum.
Niye sordun bunu bana? Sana neyi gösteriyor?"
-"Necati, çadırımızı çalmışlar."
Dabülü nedir?
Aslında Dabülü, tüm özelliklerini kaybetmekte olan bir ulusun, çağdaşlaşmak adına herşeyini (namusunu, malını, ülkesini) yitirme yolunda, The Marmara ile başladığı yolda, basın ve yayın yardımıyla ulaştığı önemli bir basamağın simgesidir.
Komik degil, ağlanması gereken bir olaydır...
Olay aslında basit bir Adres kodlamadan kaynaklanır..
Gönderici telefonla adres sorar.
Santral "Hürriyet Medya Towers" şeklinde yanıtlar.
Towers'i anlayamaz ve santral anlamasi için kodlar ve mektup zarfi ekteki gibi gelir.
T O W E R S
Trabzon, Ordu, dabülü, Edirne, Rize, Sivas
|
|
|
|
Tayfur URGENÇ
Tarih Öğretmeni
Millet milli hakimiyet esasını ve Türk Milliyetçiğini kabül etmiştir. Bunu gerçekleştirmeye çalışacaktır.
M.Kemal ATATÜRK
Bu alanda akan Türk kanları, bu gökyüzünde uçuşan şehit ruhları devlet ve cumhuriyetimizin ebedi kurucularıdır.
Kemal ATATÜRK
Ey Türk! titre ve kendine dön.
Bilge Kağan
Üstte mavi gök çökmedikçe, altta yağız yer yıkılmadıkça senin ilini ve töreni kim bozabilir.
Bilge Kağan
|
|